Squid Game'i geride bırakan tüyler ürperten 'Brothers Home' tesisi
Güney Kore'nin 'Brothers Home' adlı tesisleri, geçmişte yaşanan insan hakları ihlalleriyle adeta bir toplama kampıydı. Netflix'in Squid Game dizisi, bu karanlık geçmişi yeniden gündeme getirdi
Netflix’in dünya çapında büyük ilgi gören dizisi Squid Game, yalnızca kurgusal hikayesiyle değil, aynı zamanda gerçek hayattaki güç ve sömürü temalarını ele almasıyla da dikkat çekti. Dizi, izleyicilerin aklına Güney Kore’nin karanlık yüzlerinden biri olan “Brothers Home” tesislerini getirdi. Peki, Brothers Home gerçekte neydi ve neler yaşandı?
Güney Kore, 1950’lerde Kore Savaşı’nın yaralarını sarmaya çalışırken, toplumdaki yoksulluğu ve bozukluğu bir tehdit olarak gördü. 1961’de yürürlüğe giren yasalarla, evsizler, dilenciler, engelliler ve toplumun dışına itilmiş bireyler için rehabilitasyon tesisleri kuruldu. Ancak bu tesisler, kısa sürede insan hakları ihlallerinin merkezi haline geldi.
1975 yılında kurulan “Brothers Home”, bu tesislerin en büyüğüydü ve bir toplama kampını andırıyordu. Polis, sokaklarda “istenmeyen” gördüğü herkesi zorla bu tesislere gönderiyordu. Hatta bazı durumlarda çocuklar, ebeveynlerinin rızası olmadan tesislere alınmıştı.
1980’li yıllarda, Brothers Home tesislerinde tutulan 4.000’e yakın kişi, fiziksel şiddet, cinsel istismar ve zorla çalıştırma gibi ağır insan hakları ihlallerine maruz kaldı. Çocuklar ve gençler, personel tarafından fiziksel ve cinsel şiddet gördü. Mahkumlar, insanlık dışı koşullarda çalıştırıldı. Mahkumlar sık sık şiddet görüyordu; işkence nedeniyle hayatını kaybedenler olduğu biliniyor.
Squid Game, ekonomik sıkıntılar içindeki bireylerin hayatta kalmak için hayatlarını riske attığı bir yarışmayı konu alıyor. Brothers Home tesislerinde ise, savunmasız bireyler fiziksel ve zihinsel sınırlarının ötesine zorlanmıştı. Dizi, güçlülerin zayıfları sömürdüğü bir dünyayı ele alırken, Brothers Home, bu güç dengesizliğinin gerçek bir örneğiydi.
1980’lerin sonunda, demokratikleşme hareketleri ve insan hakları savunucularının baskıları sonucunda tesislerdeki insanlık dışı uygulamalar kamuoyuna yansıdı. Gazeteciler ve aktivistlerin çabalarıyla tesis kapatıldı ve yöneticileri yargılandı. Ancak, mahkeme süreçleri tatmin edici olmadı; faillerin büyük kısmı hafif cezalar aldı.
Brothers Home tesislerinde yaşamını kaybeden veya travmalarla mücadele etmek zorunda kalan mağdurlar için adalet hiçbir zaman tam anlamıyla sağlanamadı. Güney Kore’nin bu karanlık geçmişi, yalnızca bir uyarı olarak değil, aynı zamanda insan haklarının korunmasının önemini hatırlatan bir ders olarak kabul ediliyor.