Karaburun'un saklı koylarında bir kültür molası

Karaburun'un saklı koylarında bir kültür molası

Ege’nin kuzey ucunda, İzmir’in kalabalığından sıyrılıp kendine nefes almak isteyenleri kucaklayan Karaburun, yalnızca deniziyle değil, taş sokaklarında yankılanan tarihin sesiyle de büyülüyor. Girit mübadillerinin izlerini taşıyan köyleri, begonvillerle dolu dar yolları ve sakız ağaçlarının süslediği patikalarıyla Karaburun, yaz sıcağında bile ruhu serinleten bir kültür rotası sunuyor.

Mimoza kokuları eşliğinde Sarpıncık Feneri’ne çıkan yol, yol boyunca görülen keçiler ve ardıç ağaçlarıyla adeta bir şiire dönüşüyor. Mordoğan’dan başlayan yolculukta, Bodrum Koyu, Ayıbalığı Koyu ve Boyabağ gibi bakir koylar turkuaz sularıyla göz alırken, her köşede bir taş evin gölgesinde soluklanıp Karaburun’un sessizliğini dinlemek mümkün.

Karaburun yalnızca deniz tatili yapmak isteyenlere değil, sanatı doğayla buluşturanlara da ilham veriyor. Son yıllarda düzenlenen sokak sergileri, taş duvarlara işlenen grafitiler ve müzikle dolup taşan festival akşamları Karaburun’u Ege’nin yeni kültür-sanat duraklarından biri haline getiriyor. Özellikle Balıklıova’da düzenlenen açık hava müzik etkinlikleri, Karaburun’un gün batımını bir sahneye dönüştürüyor.

Karaburun’un lezzetli sakızlı dondurmaları, deniz kokan balıkları ve ev yapımı limonataları da koy keşiflerinin vazgeçilmezi oluyor. Her bir koy, insana bir ressamın paletinden fırlamış hissi verirken, denizden gelen hafif meltem, Karaburun’da zamanın telaşını unutturuyor.

Bir sabah Bodrum Koyu’nda yüzdükten sonra, Karaburun’un taş kahvelerinde bir adaçayı içip sokak kedilerini sevmek, modern hayatın hızını bir kenara bırakmak isteyen herkes için en güzel terapiye dönüşüyor.

Karaburun, yalnızca bir tatil rotası değil; doğanın, tarihin ve kültürün bir arada nefes alabildiği nadir Ege köşelerinden biri olarak hafızalara kazınıyor. Eğer Ege’nin sessiz şairiyle tanışmak isterseniz, Karaburun’un koyları size kelimelerden daha fazlasını anlatacaktır.