- Haberler
- Ekonomi
- Gürtekin: 'Sigortacılık Gelir Kaynağı Değil, Kaybettiklerinizin Yerine Konulmasıdır'
Gürtekin: 'Sigortacılık Gelir Kaynağı Değil, Kaybettiklerinizin Yerine Konulmasıdır'
TV9 İzmir ekranlarının sevilen ve ilgi ile takip edilen programı Esin Vardar'la Hayatın Sesi, yine çarpıcı konu ve konukları ile hayata dair önemli konularda insanların sesi olmaya devam ediyor.
Vardar’ın bu haftaki konuğu Özel Sigorta Acentesi sahibi Gülbin Gürtekin oldu. Gürtekin programda, hem Sunucu Esin Vardar’ın hem de yayına soruları ile katılan seyircilerin merak ettiklerini yanıtladı.
30 yıldır sigortacılık sektöründe kendi özel acenteliğini yürüten Gülbin Gürtekin; “Zor bir meslek ama keyifli bir meslek. İnsan tanımayı, insanlara hizmet etmeyi, insana dokunmayı çok seviyorum. Bu anlamda memnunum. Artık yaşımızın el verdiği kadar devam edeceğiz inşallah” dedi.
Gülbin Gürtekin, Esin Vardar’ın insanlara tercüman olan özel sorularına cevap verdi. Sigorta yapmakta tereddüt edenlerin en çok sorduğu ‘Ben neden özel sigorta yaptırayım? Özel sigorta yaptırsam benim ne işime yarayacak? KASKO yaptırdım daha hiç kullanmadım! Sigortanın bana ne faydası var?’ gibi sorular yöneltildi. Ayrıca yönetim kurulunda yer aldığı KESİDER hakkında da açıklama yapan Gürtekin’in samimi açıklamaları programı izleyenler tarafından ilgi ile izlendi.
‘Sigortacılığın Bir Gelir Kaynağı Olmadığı' Mantığının Oturması Gerekiyor
Gürtekin sözlerine, sigortacılık camiası ve dernek çalışmaları hakkında detaylı bilgi aktarabilmek adına katılım sağladığı için Esin Vardar’a teşekkür ederek başladı. Ardından sorulan sorulara şu şekilde cevap verdi: “Öncelikle ‘sigortacılığın bir gelir kaynağı olmadığı' mantığının oturması gerekiyor. Gelir kaynağı değil, 'kaybettiklerimizin yerine konulması' mantığı var. Buradan yola çıkarsak zaten kullanımında da sıkıntı yaşamamış oluruz. İkinci olarak; biz de çok yaşıyoruz. 5 yıl, 7 yıl, 10 yıl sigortalarını ya da kaskolarını yaptırıyor ve sonra dönüp diyorlar ki; 'ben bunu hiç kullanmadım ne olacak şimdi?' Öncelikle inşallah kullanmak nasip olmasın önemli olan bu yoksa ödemek sorun değil. Onun için varız zaten. Ama kötü şeylerin yaşanmasını temenni etmiyoruz. Yapılan araştırmalara göre baktığınız zaman hemen hemen her sigortanın belli bir süreç içerisinde kendini amorte ettiği ispatlanmıştır. Bizler olabilecek riskleri teminat altına alıyoruz.”
Gürtekin sözlerine şöyle devam etti: “Biliyorsunuz deprem ülkesiyiz. Yakın zamanda hep birlikte yaşadık. Çok acı kayıplarımız oldu. Hali hazırda kendimizi toparlayamadık. Ölümlere yapabilecek hiçbir şeyimiz yok ama maddi anlamda o dönemde gerçekten bu meslekte olduğum için tekrar tekrar çok mutlu oldum. Kriz masası kuruldu ve deprem bölgesinde tüm sigorta şirketlerinden hiçbir şirketi ayırt etmeksizin söylüyorum bunu el ele vererek insanlara tek tek ulaşarak gerek sağlık sigortalarında olsun gerek binalarında olsun her türlü imkânı sonuna kadar sağlayıp çok hızlı ödemeler yapıldı. Biz satış yapmak için gittiğimizde diyoruz ki mevcut sigortaları varsa ya da başka dostluk ticareti yaşadığımız başka bir şirketle anlaşması varsa bizim amacımız sigortayı bozmak değil. Bizden sigortalı olmasa bile sektördeki başka bir arkadaşımızda sigortalı olabilirler. Kendilerine soruları olursa diye kartımızı bırakıyoruz. Bizi de arayıp tanışabilirsiniz diyoruz. Neticede hepimiz aynı sektörün içerisindeyiz. Burada ticaret biraz daha farklı bir yanı var. Bana göre Hipokrat yemini gibidir. Küslük olmaz, kızgınlık olmaz, orada ticari hırslar falan biraz daha geri planda kalıyor. Her şekilde herkes danışabilir, bizden sigortalı olması şart değildir. Ben sektördeki diğer arkadaşlarımın da birçoğunun böyle düşündüğünü düşünüyorum.”
“Sigorta Söz Konusu Olduğunda Kamu Spotu Gibiyim”
Sigortacılığı kurumsal ve bireysel gibi ikiye ayırabilirsiniz. Kurumsallar daha ticari düşünürken bireyseller yaşama dair düşünür. Bireysel olarak yapabileceğimiz ne var öncelikle olmazsa olmaz Tamamlayıcı Sağlık Sigortasıdır. Ben bu konuda kamu spotu gibiyim. Her gelen müşterimize aynı şeyi söylüyorum. Lütfen tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırın diyorum. Buradan yaptırmayın ama lütfen yaptırın derim. Türkiye'nin hali belli, sağlık sektörünün çok zor olduğu dönemlerde bireysel olarak yapılacak en birinci sigorta bence gereken tamamlayıcı sağlık sigortasıdır. Özellikle gençlerimize çocuklarımızı ne kadar erken başlatırsa ömür boyu yenileme garantisi diye bir sistemi var. Çünkü 3 ila 5 yıl arasında şirketlere göre değişiyor. Ona geldiğimiz zaman bir ömür boyu bizi sağlık anlamında güvenceye taşıyabilecek bir firma olmuş oluyor. Bu anlamda çok önemli yaş sınırlarını aşmadan gençken sağlıklıyken bir takım şeyleri almak gerekir.
“Sigortalar Kişiye Göre Düzenlenebiliyor”
Gürtekin, kişilerin yaşam tarzı ve bütçesine göre de poliçelerin düzenlenebildiğini belirterek şunları aktardı: “Bizim herkese kapımız açık. Bu bir planlama aslında. Sağlık planlaması ise sağlık teminatlarıyla ilgili planlama yapılıp her kişiye hitap edebilecek şekilde pozisyon alabiliyoruz. Yeter ki karşı taraf ne beklediğini, ne istediğini, bunun karşılığında neyi satın aldığını gerçekten anlaması çok önemli. Sağlık sigortaları çok uzun anlatılacak detayları bildirilecek bir poliçedir. Kişiye göre tabii ki düzenleyebiliyoruz.”
Sigortacı Gülbin Gürtekin, program esnasında gelen seyirci sorularını da yanıtladı.
Seyirci: Sağlık sigortasını canlı yayında bizlere aktarabilir mi?
Gülbin Gürtekin: “Tamamlayıcı sağlık sigortası SGK güvencesi olan kişilerin SGK'dan kalan kısmını tamamlayan sigortadır. Bu anlamda da SGK ile anlaşmalı olan tüm özel hastanelerde geçerli olmuş oluyor. Yani biz gittiğimiz zaman devlet hastanesinde bir sıra beklemek herhangi bir anjio veya tanı amaçlı incelemeler yapılırken ileri tarihe verilirken aynı şartlarda özel hastaneye gidip anında işlemlerimizi yapabiliyoruz. Bu çalışan için de çok faydalı oluyor. En çok da aslında şirketler bunu kullanıyor. Çünkü birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızın sağlık problemleri olduğu zaman aslında bir günde bilemediniz 2 günde bitecek işi Devlet Hastanesindeki yoğunluktan dolayı haftalara mal olabiliyor. Bu arada da dikkat dağınıklığı mental bozuklukları psikolojileri gibi etmenler araya giriyor. Bu yüzden işverenler kullanıyorlar.”
Seyirci: Gülbin Hanıma bir sorum olacaktı. Trafik kazasında bir uzvunu kaybeden kişinin nasıl bir yol izlemesi gerekiyor?
Gülbin Gürtekin: “Tabii ki burada kazanın gerçekleşme şekline göre izlememiz gerekiyor. Kaza nasıl gerçekleşti, kusur kimde, karşı taraftaysa işleyecek sıralamalar değişecektir. İşte otobüs ise farklı olacaktır, araba ise farklı olacaktır. Ama her şekliyle toplu taşıtlarda zaten hem ferdi kaza sigortası hem koltuk sigortası hem trafik sigortası artı kaskoları var. Kendileriyle ilgili olan kısımlarda da aldıkları kaskonun içerisindeki teminatlardan faydalanabilirler. Eğer ferdi kaza sigortası ise oradan faydalanabilirler. Onun için kazanın oluşuna ve hangi ürünlere sahip olduğuna göre değişecek. Ama birçok kanaldan alınabiliyor olması da güzel bir şey.”
“Gençler, İnsan Tanımayı Seviyorsa Bu Mesleği Seçsin”
Sigortacılığın çok güzel bir meslek olduğunun altını çizen Gürtekin’in gençlere de yönelik şu ifadeleri kullandı: “Çok değer görmesi gereken bir meslek. Çünkü insanların hep zor anında olduğunuz için kendinizi geliştirmeniz gereken bir meslek. Üniversitelerimizde Maalesef ki tam sektöre ait bir program müfredat yok. Çıktığı zaman Biz de personel anlamında çok sıkıntı yaşıyoruz. Kendimiz alıp yetiştirmeye çalışıyoruz. Ama iş akışında çok zorlanıyoruz. Bu arada Ege Sigorta Acenteleri Derneği'nde de yönetim kurulundayım. Bu anlamda dernekten de eğitimler var. Şu anda öyle bir bilgi paylaşımları ile yetiştirme, hazırlık, staj gibi bu anlamda oradan da destek olup piyasaya işe hazır bir şekilde personel yetişmeye başlayabilecek. Bu bizim için ciddi bir proje. Gençlere bu mesleği öneriyorum. Eğer insanları seviyorlarsa, herkesi tanımayı çok seviyorlarsa bu mesleği seçsinler.”
Gürtekin ayrıca: “Gençler okullarını bitirdikleri zaman mutlaka kendilerine zaman ayırmaları ve kendini geliştirmesi lazım. Sigortacılık çok kolay bir sektör değil. Makine Mühendisleri eksperlerin var, yangın eksperlerin var onları altyapıya hazırlıyorsunuz. Bir takım şeyleri bilmeden doğru poliçeyi kesme, araştırmadan öğrenmeden doğru yönetme, doğru proje yapma şansınız yok. İnsanlar tüm mal varlıklarını ve hatta kendilerini bizlere emanet ediyorlar. O anlamda baktığımız zaman altında herhangi bir şeyi kaçırmak istemiyorsunuz. 30 yıldır sektördeyim ufacık takıldığım bir şeyde hiç çekinmem 2 yıllık bir acente arkadaşıma o konuda uzmanlaşmış olduğu için arar ona danışırım. Bilmemekten değil yanlış yapmaktan çok korkuyorum” dedi.
"KESİDER'de Olmaktan Onur Duyuyorum"
Sigortacı Gürtekin yönetim kurulunda olduğu KESİDER (Küçük Esnaf ve İşletme Haklarını Koruma Derneği) ve faaliyetleri hakkında yaptığı açıklamada: “Küçük esnaflar üzerine olan bir dernek olmasına rağmen aslında daha çok toplumsal kısmıyla ilgileniyoruz. Bu anlamda da KESİDER'de olmaktan dolayı çok mutluyum ve onur duyuyorum. En son bir kadına şiddetle ilgili Whatsapp hattı kurduk. Dernek Başkanımı Atılım Atalay'a teşekkür ediyorum. Çünkü onun yol açmasıyla ilerliyoruz. Bu anlamda da çok şanslıyız. Çok doğru konuları proje olarak önümüze getiriyor. Ekibimiz çok güzel. Hepimiz böyle el ele omuz omuza bir şeyleri yapmaya çalışıyoruz. Bence tam hakkını veriyoruz oranın. Şu anda kargolarla ilgili bir projemiz var, onun çalışması üzerindeyiz” dedi.
Gürtekin sözlerine şu ifadelerle son verdi: “Esnaf olmaktan çok aslında topluma hizmet vermeyi seven bir derneğiz. Küçük esnafların birleşerek bir güç birliği oluşturması adı altında olan bir dernek. Tabii ki birbirimize öncelikle fayda sağlamaya çalışıyoruz. Ama dediğim gibi o kadar duyarlı bir ekip var ki içimizden çıkıyor genele yayılıyor. Nereye dokunabiliriz, Nereye fayda sağlayabiliriz? Kimin neye ihtiyacı var? Şeklinde çalışmalarımız da var. Ben kendi şirketlerimiz de ve özelimde de yaptığım paylaşımlarda şiddetin hepsine hayır diyorum aslında. Evet, kadınlar biraz daha narin olduğu için Türkiye'de biraz daha bağımlı yaşadıkları için daha yüksek oranda oluyorlar. Daha çok el tutulması gerekiyor. Fakat baktığınız zaman hayvanlara, insanlara, doğaya, şiddetin hepsine karşıyız. Çünkü şiddet asla çözüm olmuyor. Toplumda şiddeti hep darp olarak düşünüyoruz. Ancak şiddet sadece darp değildir. Fiziksel şiddet var, Psikolojik şiddet var, ekonomik şiddet var, sözel şiddet var. Hatta insanların birbirine kötü bir bakışı bile şiddettir. Onun için şiddetsiz güzel, mutlu günler olsun İnşallah.”