Gökkuşağına açılan kapı: Işık ve su damlalarının dansı
NASA ve bilim insanları, gökkuşağının oluşum mekanizmasını yıllardır detaylı şekilde açıklıyor. Yağmur sonrası gökyüzünde gördüğümüz bu renk cümbüşü aslında optik bir illüzyon.
Yağmur sonrası gökyüzünde beliren gökkuşağı, pek çok kişi için sadece görsel bir şölen değil; doğanın en dikkat çekici optik olaylarından biri. Peki, bilimsel açıdan gökkuşağı nasıl oluşuyor?
NASA’nın açıklamasına göre, gökkuşağı; güneş ışığının havada asılı kalan minik su damlacıklarıyla etkileşime girmesi sonucu ortaya çıkan bir doğa olayıdır. Bu süreç üç temel aşamadan oluşur: ışığın su damlacığına girdiği anda kırılması (refraction), iç yüzeyde yansıması (reflection) ve tekrar dışarı çıkarken yeniden kırılması. Beyaz ışık bu süreçte bileşen renklerine ayrılır ve insan gözüne ulaşır.
Bu optik kırılma ve yansıma sayesinde ortaya çıkan renk dizilimi kırmızıdan mora kadar uzanır. NASA verilerine göre, kırmızı ışık damlacık içinden yaklaşık 42° açıyla, mor ise 40° açıyla çıkar. Bu yüzden gökkuşağının en dış halkasında kırmızı, iç kısmında mor görülür. Gözümüze ulaşan bu renkler; kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mor şeklindedir.
Bilim insanları gökkuşağını, ışığın ve su damlacıklarının iş birliğiyle oluşan doğal bir prizma örneği olarak tanımlar. Özellikle güneşin alçakta olduğu saatlerde, sırtımız güneşe dönükken yağmur damlaları yönüne bakıldığında bu doğa harikası daha belirgin şekilde izlenebilir.
Ayrıca gökkuşağı bazen ikinci bir halkayla birlikte görülebilir. Buna “ikincil gökkuşağı” denir ve ışığın damla içerisinde iki kez yansıması sonucu oluşur. İkincil gökkuşağında renkler ters dizilimdedir; kırmızı içte, mor dışta yer alır.
NASA uzmanları, gökkuşağını “optik ve meteorolojik açıdan en bilinen ve en etkileyici atmosfer olaylarından biri” olarak tanımlar. Gökkuşağını görmek için illa ki yağmur sonrası beklemek gerekmez; şelale, deniz dalgası spreyi ya da bahçe sulama sistemleri gibi su zerrecikleri de bu etkiyi oluşturabilir.
Özetle, gökkuşağı her ne kadar bilimsel olarak açıklanabilen bir olay olsa da, doğanın sunduğu en estetik ve en büyüleyici görsel illüzyonlardan biri olarak varlığını sürdürüyor.