Ege Üniversitesi'nden dünya diyabet gününde farkındalık etkinliği
Uzmanlar Tip 1 Diyabet, teknoloji ve tedavi süreçlerindeki son gelişmeleri ailelerle paylaştı
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Bilim Dalı, “14 Kasım Dünya Diyabet Günü” kapsamında farkındalık oluşturmayı amaçlayan kapsamlı bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. EÜ Tıp Fakültesi 20 Mayıs Amfisinde düzenlenen programda akademisyenler, aileler ve çocuklar bir araya gelerek diyabetin güncel tedavi yaklaşımlarını ve teknoloji kullanımını değerlendirdi.
“Tip 1 Diyabet yönetimi sürekli eğitim gerektirir”
Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Damla Gökşen, “Diyabet Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar ve Geleceğe Bakış: Tip 1 Diyabetin Yol Haritası” başlıklı sunumunda hastalığın karmaşık yapısına dikkat çekti. Tip 1 Diyabetin kalıcı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gökşen, eğitim ihtiyacının tanı sonrası bitmediğini belirterek:
“Tanı anında tüm temel eğitimler veriliyor ancak diyabet yönetimi sürekli tekrar ve pekiştirme gerektirir” dedi.
Dünya genelinde yaklaşık 9 milyon Tip 1 Diyabetli bulunduğunu ve bu sayının 2040’a kadar iki katına çıkmasının beklendiğini söyleyen Gökşen, özellikle çocuklarda ideal glikoz takip sürecinin birçok faktöre bağlı olduğunu ifade etti.
Tedavi için umut veren gelişmeler
Prof. Dr. Gökşen, diyabet teknolojilerine erişimde hâlâ maliyet ve geri ödeme sorunları bulunduğunu belirtti. Genetik alanındaki bilimsel çalışmalara değinerek:
“Uzun yıllar sonra ilk kez ‘Bu sefer gerçekten olabilir’ dedirten gelişmeler var. Diyabetin tedavisi ya da kökten çözümüne yönelik umut verici bir süreç başladı” ifadelerini kullandı.
Kan şekeri dalgalanmalarının yönetiminde sensör verilerinin kritik önemine değinen Gökşen, daha gelişmiş hibrit kapalı devre sistemlere olan ihtiyaca işaret ederek Türkiye’nin bu alandaki birçok ülkeden ileride olduğunu söyledi.
“Sensör okuryazarlığı olmadan teknoloji tek başına yeterli değil”
Çocuk Hastanesi Diyabet Hemşiresi Dr. Hemşire Günay Demir, sürekli glukoz ölçüm sistemleri (CGMS) ve insülin pompalarına ilişkin kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi.
Demir, sensörlerin sunduğu verilerin doğru okunabilmesi için mutlaka eğitim alınması gerektiğini belirterek şöyle konuştu:
“Yemek, uyku, egzersiz gibi günlük olay girişleri düzenli yapılmalı. Sensör okuryazarlığı veriyi bilinçli takip edip doğru yorumlama becerisi kazandırır.”
Demir, kablosuz pompalar, yazılım entegrasyonları ve otomatik dozlama sistemleri gibi son teknolojileri de katılımcılara aktardı.
“Sensörler, diyabet yönetiminde büyük resmi görmemizi sağlıyor”
Diyabet Eğitim Hemşiresi Hafize Işıklar ise sensör teknolojisinin sağladığı avantajları örneklerle anlattı:
“Eskiden parmaktan ölçümle günün sadece anlık fotoğraflarını görebiliyorduk. Sensörler sayesinde gece yaşanan bir hipoglisemiyi ya da fazla insülin dozunu fark etme şansımız var.”
Sensörlerin yaklaşık 10 dakikalık gecikme ile ölçüm yaptığını hatırlatan Işıklar, hızlı değişimlerde parmaktan ölçümle teyit yapılmasının önemini vurguladı.
İnsülin pompalarının sağladığı esnekliğe de değinen Işıklar, bu teknolojilerin mutlaka bir sağlık profesyoneli rehberliğinde seçilmesi gerektiğini söyledi.
Etkinlik renkli görüntülerle sona erdi
Gün boyunca süren bilimsel oturumların ardından etkinlik, çocuklar için hazırlanan müzik, dans ve eğlenceli sürprizlerle son buldu.


