Basketbol sadece bir oyun mu? Hayatı öğreten sporun perde arkası

Basketbol Koçu Furkan Keçe, Tv9'a verdiği röportajda takım sporları arasında basketbolun neden öne çıktığını, Türkiye'de altyapıdaki temel sorunları ve genç sporcuların yaşadığı zorlukları anlattı. 'Basketbol bir meslek değil, bir karakter kimliğidir' diyor.

Basketbol sadece bir oyun mu? Hayatı öğreten sporun perde arkası

Basketbol sadece topun potaya gitmesinden ibaret değil. Hem fiziksel hem de zihinsel yönüyle gençlere çok daha fazlasını sunan bu spor dalı, bireysel yetenekle takım ruhunu aynı potada eritiyor. Basketbol Koçu Furkan Keçe, Tv9’a verdiği röportajda basketbolun birey ve toplum üzerindeki etkilerini tüm yönleriyle değerlendirdi.

Basketbolun diğer takım sporlarından en önemli farkının tempolu yapısı ve takım oyununa bağlılık olduğunu söyleyen Keçe, “Top sürekli el değiştirir, hücum-savunma geçişleri çok hızlıdır. Ama aynı zamanda paslaşma ve yardımlaşma olmadan başarı mümkün değildir” diyor.

Başarılı bir basketbolcu için fiziksel yeterliliğin tek başına yeterli olmadığını vurgulayan Keçe; oyun zekâsı, mental dayanıklılık, takım bilinci ve disiplinin de aynı derecede önemli olduğunu belirtiyor.

Türkiye’de basketbola olan ilginin yüksek olduğunu ancak potansiyelin tam anlamıyla değerlendirilemediğini ifade eden genç koç, çözümün altyapı yatırımlarında ve uzun vadeli stratejilerde yattığını söylüyor.

Altyapıda en büyük hatanın kısa vadeli başarıya odaklanmak olduğunu dile getiren Keçe, genç sporcuların hata yapmaktan korktuğu bir ortamda gelişemediğini belirtiyor. “Antrenman disiplini, beslenme, uyku gibi faktörler yeterince desteklenmiyor. Ailelerin de bilinçsiz baskıları özgüveni zedeliyor” diyerek dikkat çekici bir soruna işaret ediyor.

Bir antrenör olarak maç sırasında sadece skora değil, takımın oyun planına ne kadar sadık kaldığına, iletişimine ve mücadele gücüne baktığını söyleyen Keçe, “Skor sonucu verir ama süreci yönetmek takımı büyütür” diyor.

Basketbolun sosyal etkilerini “karakter laboratuvarı” olarak tanımlayan Keçe, bu sporun gençleri daha empatik, özgüvenli ve sorumlu bireyler haline getirdiğini vurguluyor.

Röportajın en çarpıcı yanıtlarından biri ise “Basketbol sizin için ne ifade ediyor?” sorusuna verdiği kişisel değerlendirme:
“Basketbol, bana sadece bir meslek değil; hayatı, alçakgönüllülüğü, ekip olmayı ve liderliği öğretti. Bu oyun, ‘biz’ duygusunun en güçlü tezahürüdür. Basketbol benim için bir yaşam biçimi, bir kimlik.”